KAYIP - KAÇAK ELEKTRİK BEDELLERİNİN İADESİ

Elektrik dağıtım firmaları tarafından abonelerinden, kullandırılan elektriğe ait bedel haricinde, kayıp kaçak elektrik adı altında bedeller tahsil edilmekte olup ilgili bedellerin tahsili yasaya ve hukuka aykırıdır. 

Şöyle ki, Elektrik dağıtım firmaları tarafından kayıp bedelinin her ne kadar elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıplara ait olduğu izah edilmekte ise de söz konusu tahsil edilen kayıp bedeli adı altındaki miktarların neye göre ve ne şekilde belirlendiği bilinmemektedir. İşbu durum hukuk devletinin sahip olması gerekli şeffaflık ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Elektrik dağıtım firmaları tarafından tahsil edilen kaçak adı altındaki bedel ise, başkaca kimseler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektriğe ilişkin bedelleri ifade etmektedir.
Kaçak bedellerin, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getiren, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek de hukuk ve adalet ilkeleri ile bağdaşmamakta ayrıca Elektrik Piyasası Kanunu’nun temel amaç ve ilkelerine de aykırılık teşkil etmektedir.

Elektrik dağıtım firmalarınca, kayıp-kaçak bedellerin her ne kadar EPDK tarafından alınan kurul kararları doğrultusunda tahsil edildiği yönünde izahatler yapılmakta ise de Yargıtay 3. H.D. nin 2014/8489 E. 2014/8854 K. Sayılı ilamında da açıkça izah edildiği üzere; ‘…11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ‘Perakende Satış Hizmet Geliri İle Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in dayanağı olan 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 4. Maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir...’ . Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na verilen yetki, elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etmekten ibarettir.

Kaçak kullanılan elektriğin kim tarafından kullanıldığının tespiti ve kaçak bedellerin, kullanan kimselerden tahsili ile kayıp bedellerin tespiti de kendilerine ait görev ve yetkilerdendir .
Dağıtım firmaları ile aboneleri arasında akdedilmiş sözleşmeyle kayıp-kaçak bedellerin hüküm altına alınmış olması da ilgili bedellerin abonelerden tahsilini hukuka uygun kılmamaktadır. Dağıtım firmalarının, sözleşmenin tarafı olarak verdikleri hizmetlerinde tekel niteliğinde olduğu açıktır. Bu durumda da sözleşme özgürlüğü kapsamında, taraflar arasında mevcut bir güç dengesinden söz etmek mümkün olamayacaktır. Yargıtay 3. H.D. nin 2014/13539 E. 2014/16751 K. ve 18.12.2014 tarihli ilamı ile söz konusu kayıp-kaçak bedellerin, taraflar arasındaki sözleşme ile hüküm altına alınmış olması halinde dahi elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. 

Özetle abonelerden tahsil edilmiş kayıp-kaçak elektrik bedelleri yasal dayanaktan yoksundur. Bu yöndeki haksız ödemelerin geriye dönük 10 yıllık iadesi, işleyecek faizi ile birlikte talep olunabilmektedir.

T.C. YARGITAY 
3. HUKUK DAİRESİ 
E. 2014/13539; 
K. 2014/16751
T. 18.12.2014

* ELEKTRİK KAYIP KAÇAK ENERJİ BEDELİNİN İADESİ İSTEMİ (Davalı Tarafın Verdiği Hizmetin Tekel Niteliğinde Olması Karşısında TBK. 20. ve 25. Md.leri de Nazara Alındığında Sözleşme Özgürlüğünde Bulunması Gerekli Güç Dengesinin Bir Taraf Aleyhine Bozulduğu Sözleşme Özgürlüğüne Müdahale İle Sözleşme Adaletinin Sağlanması Gerektiği)

* SÖZLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜNDE BULUNMASI GEREKLİ GÜÇ DENGESİ (Elektrik Enerjisi Alım Satım Sözleşmesinde Güç Dengesinin Bir Taraf Aleyhine Bozulduğu Sözleşme Özgürlüğüne Müdahale İle Sözleşme Adaletinin Sağlanması Gerektiği - T.B.K.'nun Kamu Düzenine ve Genel Ahlâka İlişkin Kurallarının Gerçekleştikleri Tarihe Bakılmaksızın Bütün Fiil ve İşlemlere Uygulanacağı)

* GENEL İŞLEM ŞARTI (Elektrik Kayıp Kaçak Enerji Bedelinin İadesi İstemi - Davaya Konu Sözleşmede Kayıp Kaçak Bedelinin Tahsili Sözleşmeyle Hüküm Altına Alınmış Olsa Bile Dağıtım Şirketleri Tarafından Elektrik Abonelerinden Tahsil Edilemeyeceği Kabul Edilip Mahkemece Davanın Kabulüne Karar Verilmesi Gerektiği)

* KAYIP KAÇAK BEDELİNİN TAHSİLİNİN SÖZLEŞMEYLE HÜKÜM ALTINA ALINMASI (Elektrik Kayıp Kaçak Enerji Bedelinin İadesi İstemi - Davacının Kayıp Kaçak Bedelinin Fatura Edilmemesi Yönünde Alternatif Bir Elektrik Abonelik Sözleşmesi Yapma İmkân ve Olanağı Bulunmadığı)

* KAYIP KAÇAK BEDELİNİN FATURA EDİLMESİ (Kayıp Kaçak Bedelinin Dağıtım Şirketleri Tarafından Elektrik Abonelerinden Alınamayacağı Yönündeki Tekel Niteliğinde Yürütülen Bir Hizmete Binaen Sözleşmede Kararlaştırılmak Suretiyle Davacıdan Tahsilinin Mümkün Olmadığı)

6098/m.20/4,25
6100/m.1,2
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği/m.33
ÖZET : Dava, faturalara yansıtılan elektrik kayıp kaçak enerji bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Davalı tarafın verdiği hizmetin tekel niteliğinde olması karşısında TBK. 20. ve 25. maddeleri de nazara alındığında sözleşme özgürlüğünde bulunması gerekli güç dengesinin bir taraf aleyhine bozulduğu, sözleşme özgürlüğüne müdahale ile sözleşme adaletinin sağlanması gerektiği kanısına varılmıştır. Davaya konu sözleşmede, kayıp-kaçak bedelinin tahsili sözleşmeyle hüküm altına alınmış olsa bile, dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden tahsiledilemeyeceği kabul edilip, mahkemece; davanın kabulüne karar vermek gerekir.

6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. maddesi, Türk Borçlar Kanununun zaman bakımından uygulanmasında genel kural olarak, geçmişe etkili olmama kriterini benimsemekle birlikte, anılan yasanın 2. maddesinde ise bu kuralın istisnalarına yer vererek, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kurallarının, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı" belirtilmektedir. Genel İşlem Koşullarının içerik denetimine yönelik olarak, TBK'nun 25. madde hükümlerininde kamu düzenini ilgilendiren hükümler olduğu kabul edilmelidir. Zira, bu kural hâkime doğrudan sözleşme içeriğine/müdahale etme imkânı veren kuraldır.

DAVA : Davacı, A... Sistemleri San. ve Ticaret A.Ş ile davalılar, S... Enerjisi San. ve Tic. A.Ş ile Sanko Enerji San. ve Tic. A.Ş arasındaki tazminat(istirdat) davasına dair, İstanbul 39.Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 13/05/2013 günlü ve 2012/4 Esas, 2013/115 Karar sayılı davanın reddine yönelik hükmün Onanması hakkında dairece verilen 30/04/2014 günlü ve 2013/20942 Esas, 2014/6620 Karar sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Karar düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketlerin müvekkili şirkete elektrik enerjisi hizmeti sağladıklarını, (1) nolu davalının 01/11/2011 tarihi itibariyle Enerji Kurulu'nun ana şirketi konumunda bulunan (2) nolu davalı şirketin adı altında yürütülmesine karar verildiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında enerji tedarik sözleşmesinin imzalandığını, taraflar arasındaki mutabakat gereğince müvekkili şirkete düzenlenen kayıp enerji bedeli ibaresi ile sözleşme harici ve sarfa dair olmayan bir takım bedellerin davalılar tarafından faturada gösterilmiş olması nedeniyle sehven ödendiğini, bunların toplam bedelinin 12.602,38 TL olduğunu, faturalara yansıtılan kayıp-kaçak enerji bedelinin hukukî dayanaktan yoksun olup, iadesinin gerektiğini belirterek 12.602,38 TL'nin ödeme tarihinden itibaren uygulanacak faizi ile birlikte tahsiline ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında 01/07/2011 tarihli elektrik enerjisi alım-satım sözleşmesi ve bu sözleşmeye ek olarak aboneyle özel sözleşme koşulları başlığı altında ek bir sözleşme düzenlendiğini, sözleşmenin konusunun tedarikçi olan müvekkili şirket tarafından abone olan (alıcı) davacı şirkete davacının bağlı bulunduğu BEDAŞ şebekesi vasıtasıyla sözleşmede belirtilen şartlara uygun olarak elektrik enerjisi tedarik edilmesi olduğunu, talebin haksız ve hukukî dayanaktan yoksun olup reddi gerektiğini, davanın BEDAŞ'a yöneltilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ihtilaf konusu ticarî ilişkide elektrik tedarikçisi olduğunu ihtilafın çözüm yerinin idarî yargı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede kayıp-kaçak bedelinin fiyata ilave edileceği hususunun belirtildiğini, olayda sebepsiz zenginleşme koşullarının oluşmadığını, kayıp-kaçak bedellerinin müvekkili tarafından BEDAŞ'a ödendiğini ve bu hususun kanıtlanacağını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davacının Ocak 2011 ile Ekim 2011 arasında 12.602,38 TL kayıp-kaçak bedelinin fatura yoluyla davalıya ödendiği, bilirkişi raporuna göre davalıya ödenen 12.602,38 TL'nin 7.182,00 TL'sinin kaçak bedeli olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 7/1. maddesinde "aboneye sağlanan (satılan) ve abone tarafından tüketilen aylık elektrik enerjisi için, her ayın son günü veya her ayın tüketim dönemi günü sonu, madde. 6'da belirtilen esaslar doğrultusunda hesaplanacak elektrik enerjisi bedeli ile bu bedele ait Dağıtım ve/veya İletim Sistemi Kullanım bedeli, Dağıtım ve/veya İletim Sistemi İşletim bedelleri, Perakende Satış Hizmet bedelleri, Kayıp-Kaçak bedelleri, tarifeye veya tarife dışında elektrik enerjisi bedeline ilave edilecek diğer bedeller ve her türlü yasal fon ve paylar, Elektrik Tüketim Vergisi KDV ve oluşacak diğer carî vergi ve bedeller eklenerek, tedarikçi tarafından abone'ye fatura edilecektir" maddesine yer verilip kayıp*kaçak bedelinin tedarikçi tarafından aboneye fatura edileceği hususunun sözleşmede yer aldığını, tarafların tacir olup serbest irade ile sözleşmeyi imzaladıkları ve bu sözleşmeye göre davalı tarafından faturaların düzenlendiği, davacı tarafından davalıya ödenen bedelin sözleşmede kararlaştırıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dairenin; 30/04/2014 gün ve 2013/20942 Esas, 2014/6620 Karar sayılı ilâmıyla, işbu kararın onanmasına karar verilmiştir.
Karar düzeltme istemi yoluyla, dairenin önüne gelen uyuşmazlık; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (17/12/2014 tarih, 2014/7-1884 Esas, 2014/1045 sayılı kararıyla karar düzeltme kanun yolundan da geçen) 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 nolu kararı ve Dairenin istikrar kazanmış karar ve uygulamasına göre, elektrik abonelerinden alınmamasına karar verilen kayıp-kaçak bedelinin, tahsil edilebileceği şartının tacir olan davacının imzalamış olduğu sözleşmeyle kararlaştırılmış olması bir başka deyişle "sözleşmeyle hüküm altına alınmış olması" hâlinde, dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınıp alınamayacağına ilişkindir.

Davalı dağıtım şirketleri, kayıp-kaçak bedelinin davacıya fatura edileceğinin tacir olan davacının imzaladığı sözleşmeye konduğunu belirterek, davacının bu bedelden sorumlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemişler ve mahkemece de aynı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.

Genel olarak kişiler, özel hukuk alanında diğer kişilerle olan ilişkilerini hukuk düzeni içinde kalmak şartıyla diledikleri gibi düzenlerler, diledikleri konuda diledikleri kişiler ile sözleşme yapabilirler. Bu olanak, BK'nu ve TBK'nunda öngörülen sözleşme özgürlüğü (akit serbestliği) ilkesinin bir sonucudur ve bu hak irade özerkliği (sözleşme hürriyeti) prensibi ile Anayasa (m.48) tarafından teminat altına alınmıştır. Bu sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kişiler kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden ayrı karma veya nev'i şahsına münhasır (kendine özgü) sözleşmeler yapmak ve bunların koşullarını diledikleri gibi tespit etmek, buyurucu ve yasak koyan kurallara, ahlâk ve âdaba aykırı olmamak şartıyla Kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tipini değiştirmek ve konusunu yasal sınırlar içinde tayin etmek hakkına haizdirler. Dolayısıyla bu özgürlük, sözleşmeyi yapma, sözleşmenin karşı tarafını seçme, sözleşmenin içeriğini düzenleme ya da değiştirme, sözleşmeyi ortadan kaldırma ve nihayet sözleşmenin tabi olacağı şekli belirlemeyi de kapsar.

Borçlar Hukuku'nun temelini oluşturan bireysel sözleşme, öneri, karşı öneri ve kabul gibi irade açıklamalarının uygunluğu ve uyuşmasının sağlanması, sözleşme hükümlerinin tartışma ve pazarlık konusu yapıldığı sözleşmedir. Ancak sosyal ve ekonomik gelişmeler kitlelere yönelik hizmet gereksinimini yaratmış ve bireysel sözleşmenin kurulmasından önce bankalar, sigorta şirketleri, üretim ve pazarlama girişimcileri tek yanlı olarak sözleşme koşulları hazırlamakta, bu şekilde gelecekte kurulacak belirsiz sayıda, aynı şekil ve tipteki hukuki işlemleri düzenlemektedirler. İşte önceden hazırlanan tipik sözleşme koşulları için genel işlem koşulları terimi kullanılmaktadır.

Bu tip sözleşmelere de tip sözleşme, katılmalı sözleşme, kitle sözleşme veya formüler sözleşme denilmektedir. Bu tip sözleşmelerde pazarlık yapılması söz konusu olmadığı gibi, çoğu kez fiyat konusu bile tarifelerle belirlenmekte ve pazarlık dışı bırakılmaktadır. İşte kitlelere yönelik bu sözleşmelerde girişimci karşısındaki diğer taraf, ya kendisine sunulan sözleşmeyi kabul edecek, ya da sözleşmeye konu edim veya hizmetten yoksun kalacaktır.

Elektrik ve su dağıtım hizmetlerinin, "tekel" niteliğinde yürütülen bir hizmet olduğu yargı kararları ile de kabul görmüştür. (YHGK'nun 15/03/2006 tarih, 2006/4-60, 74 Esas-Karar, 22/03/2006 tarih, 2006/4-12, 95 Esas-Karar, 09/04/2008 tarih, 2008/4-321, 303 Esas-Karar, 25/09/2013 tarih, 2012/3-1927 Esas, 2013/1406 Karar, 19. HD'nin 27/l0/2010 tarih, 2010/3757 Esas, 201/12071 Karar, 29/03/2012 tarih, 2011/14264 Esas, 2012/5280 Karar, 26/03/2012 tarih, 2011/12709 Esas, 2012/4943 Karar, 26/06/2012 tarih, 2012/4270- 10486 Esas-Karar, 18/10/2012 tarih, 2012/9013-15343 Esas-Karar, 12/02/2013 tarih 2012/14482 Esas, 2013/2610 Karar, 30/04/2013 tarih, 2013/387-7800 Esas-Karar, 13. HD'nin 16/06/2010 tarih, 2010/1500-8698 Esas-Karar, 16/11/2011 tarih, 2011/5707-16675 Esas-Karar, 29/09/2011 tarih, 2011/5231-13318 Esas-Karar, 17/11/2011 tarih, 2011/9381-16792 Esas-Karar, sayılı ilâmlarına göre)

6098 sayılı TBK'nun uygulanması ile ilgili olarak kişi açısından bir sınırlama yapılmamıştır. Yani genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemeler tacirler yanında tacir olmayanlar (tüketiciler, alıcılar, müşteriler) içinde uygulanabilecektir.

25. maddesinde ise; "Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konamaz.

13/01/2011 tarihli 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 55/f bendinde; "1-Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanunî düzenlemeden önemle ölçüde ayrılan, veya 2-Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur."
Hükümleri vazedilmiştir.

Yine 6098 Sayılı TBK'nun 20. maddesinin 4. fıkrasıyla da; kamu tüzel kişileri tarafından sunulan hizmetlere ilişkin sözleşmeler de, TBK'nun sağladığı genel işlem koşulları denetimine tabi hâle getirilmiştir.
25. maddede amaçlanan husus, karşı taraf açıkça bilgilendirilmiş, içeriğini öğrenme imkânı sağlanmış olsa bile hükmün dürüstlük kuralına aykırı şekilde konulamayacağı amaçlanmıştır. TBK'nun 25. maddesi, karşı taraf sözleşmeyi rızası ile imzalasa da, özellikle sözleşmeyi reddetme imkânının olmadığı bir başka deyişle alternatif sözleşme hükümleriyle ihtiyacın giderilemeyeceği durumlarda, elektrik abonelik sözleşmesini başka bir dağıtım şirketiyle yapma olanağının bulunmadığı hâllerde TBK'nunun 25. maddesi devreye girecektir.
Ayrıca; 2003 tarihli, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin, Müşteri hakları ve zararların tazmini başlıklı 33. maddesinde; "Bu Yönetmelik hükümleri uyarınca elektrik enerjisi hizmeti alan müşterilerin hakları ve zararlarının tazmini konusunda, Kanunun 11. maddesi ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri ile buna ilişkin diğer mevzuat hükümleri uygulanır."
Hukukumuzda asıl olan sözleşme özgürlüğü ise de; piyasa ekonomisinin hakim olduğu hukuk sistemlerinde sözleşme özgürlüğünden doğabilecek bazı sakıncalı durumlara engel olmak amacıyla sözleşme yapma mecburiyeti kabul edilmiştir. Bu mecburiyetinin mevcut olduğu hallerde sözleşme yapmaktan kaçınma hukuka aykırı bir davranış oluşturur.

Olayımızda; davalı şirketlerin sunduğu elektrik dağıtım hizmetinin tekel niteliğinde olduğu tartışmasızdır. Bu durumda davacının; (kayıp-kaçak bedelinin fatura edilmemesi yönünde) alternatif bir elektrik abonelik sözleşmesi yapma imkân ve olanağı yoktur. Ayrıca, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bahsi geçen kararına göre kayıp-kaçak bedelinin dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınamayacağı yönündeki ve Dairenin anılan bedelin kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak EPDK tarafından ihdas edilen ikincil mevzuat (Yönetmelik, EPDK Kurul kararları ve tebliğleri) hükümleri ile alınamayacağı, ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73. maddesindeki esas ve ilkeleri karşılayan bir kanun hükmüyle alınabileceği (%2 TRT payında olduğu gibi) mevcut ikincil mevzuatın bu ilke ve şartları taşımadığı (yönetmelik, EPDK kurul kararları ve tebliğlerinin) yönündeki nihaî içtihat ve görüşlerine rağmen, sözü edilen bedelin (kayıp-kaçak) tekel niteliğinde yürütülen bir hizmete binaen sözleşmede kararlaştırılmak suretiyle davacıdan tahsilinin TMK'nun 2., TBK'nun 25. ve TTK'nun 55/f maddelerinde tarif edilen, dürüstlük kurallarıyla bağdaşdığı kabul edilemez.

6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. maddesi, Türk Borçlar Kanununun zaman bakımından uygulanmasında genel kural olarak, geçmişe etkili olmama kriterini benimsemekle birlikte, anılan yasanın 2. maddesinde ise bu kuralın istisnalarına yer vererek, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kurallarının, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı" belirtilmektedir. Genel İşlem Koşullarının içerik denetimine yönelik olarak, TBK'nun 25. madde hükümlerininde kamu düzenini ilgilendiren hükümler olduğu kabul edilmelidir. Zira, bu kural hâkime doğrudan sözleşme içeriğine/müdahale etme imkânı veren kuraldır.

Açıklanan nedenlerle, davalı tarafın verdiği hizmetin tekel niteliğinde olması karşısında TBK. 20. ve 25. maddeleri de nazara alındığında sözleşme özgürlüğünde bulunması gerekli güç dengesinin bir taraf aleyhine bozulduğu, sözleşme özgürlüğüne müdahale ile sözleşme adaletinin sağlanması gerektiği kanısına varılmıştır.

Şu hâle göre; yukarıda açıklanan nedenler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararı ile yine H.G.K'nun 17/12/2014 gün 2014/7-1888 Esas, 2014/1045 sayılı karar düzeltme kararındaki ilkelerde nazara alınarak, davaya konu sözleşemede kayıp-kaçak bedelinin tahsili sözleşmeyle hüküm altına alınmış olsa bile, dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslarda gözetilerek; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Ne var ki; mahkeme kararının açıklanan bu gerekçeler ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı anlaşılmakla davacı tarafın bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin, 30/04/2014 günlü ve 2013/20942 Esas, 2014/6620 Karar, sayılı onama ilâmının kaldırılarak, İstanbul 39. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/05/2013 gün ve 2012/4 Esas, 2013/115 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA ve peşin alınan karar düzeltme harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine, 18.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO: 2014/8489
KARAR NO: 2014/8854 'Davacı ...... ile davalı ........ aralarındaki alacak davasına dair Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 18.06.2013 günlü ve 2012/323 E.-2013/220 K.sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 20.01.2014 günlü ve 2013/16089 E.-2014/607 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı vekili dilekçesinde; davalı ile imzalanan sözleşmeler uyarınca davacı adına iki ayrı elektrik aboneliği oluşturulduğunu, bu abonelikler aracılığı ile davalıdan elektrik enerjisi temin eden davacıdan yasal dayanağı olmadığı halde Mayıs 2011-Aralık 2011 dönemleri arasında kayıp- kaçak bedeli adı altında .............. TL tahsilat yapıldığını belirterek,bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı savunmasında; elektrik abonelerinin tükettiği enerji bedelinin ne şekilde fiyatlandırılacağının EPDK kararları ile belirlendiğini, kendilerinin EPDK tarafından belirlenen düzenlemeler doğrultusunda işlem yaptıklarını, EPDK kararları dışında başka tür işlem yapmalarının mümkün olmadığını, EPDK kararlarına karşı ancak Danıştay'da dava açılabileceğini belirterek,davanın öncelikle yargı yolu nedeni ile, bu uygun görülmez ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dava konusu kayıp-kaçak bedelinin, ilgili mevzuatlar doğrultusunda tespit edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Verilen bu karar, Dairemizin 20.01.2014 tarih 2013/16089 E. ve 2013/607 K. sayılı kararı ile onanmış, davacı tarafça bu onama kararına karşı karar düzeltme yoluna gidilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedelinin
tüketiciden alıp alınmayacağına ilişkindir.

Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Yani kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.

Davacı Kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinin 1 .fıkrasında, bu Kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulduğunu belirtmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur...” hükmüne yer verilmiştir.
Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fıyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.

Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir.

Ancak, yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.

Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.

Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davacıya aittir.
Bununla birlikte, tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır.

Öyle ise mahkemece, bu ilkelere gözetilerek kayıp kaçak bedelinin tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Ne var ki mahkeme kararının açıklanan bu gerekçeler ile bozulması gerekirken zuhulen onandığı anlaşılmakla davacı tarafın bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 20.01.2014 gün 2013/16088 Esas - 2013/607 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.06.2013 gün 2012/323 E. - 2013/220 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan sebeplere binaen BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,03.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.'
T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2014 / 21311
Karar: 2015 / 3254
Karar Tarihi: 02.03.2015

ÖZET: Mahkemece, kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.(4857 S. K. m. 2) (657 S. K. m. 36) (Alt İşverenlik Yönetmeliği m. 11)

Dava: Taraflar arasındaki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararının İptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı vekili dilekçesinde; elektrik abonesi olan davalı tarafından, dönem faturalarına kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri tahakkuk ettirildiği gerekçesiyle Pınarhisar Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulduğunu, hakem heyetince hukuka aykırı olarak tüketicinin talebinin kabulü ile 419,20 TL'nin tüketiciye iadesine ve bu bedellerin bir daha alınmamasına karar verildiğini ileri sürerek; Pınarhisar Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığının 10.07.2012 tarih ve 279 nolu kararının iptalini talep etmiştir

Davalı, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedellerinin, elektrik satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığı, söz konusu bu bedellerin kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlendiği, bu bedellerin belirlenmesi için alınan kurul kararının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı, dağıtım şirketlerinin kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacakları, Elektrik Piyasası Kanununun 12. maddesi ile Kurul kararlarının Danıştay'da iptali istenebileceğinin düzenlenmiş olduğu gözetildiğinde hakem heyetinin kendi görevine girmeyen bir konuda karar verdiği gerekçe gösterilerek davanın kabulü ile hakem heyeti kararının iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık; davacı dağıtım şirketinin, abonelerinden kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedeli isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre Tüketici Hakem Heyeti Kararının iptaline karar verilip verilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.

Yargıtay HGK. nun (17.12.2014 günlü ve 2014/7-1884 E. 2014/1045 K. sayılı ilamıyla karar düzeltme kanun yolundan da geçen) 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak (hırsızlanmak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, dağıtım şirketleri tarafından kurallara uyan abonelerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.

Yukarıda değinilen Yargıtay HGK. kararı doğrultusunda yerleşmiş ve kararlılık kazanmış Dairemiz uygulamasına göre; kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanılarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından ihdas edilen ikincil mevzuat (Yönetmelik, EPDK Kurul kararları ve tebliğleri) hükümleri uyarınca, kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri, elektrik abonelerinden tahsil edilemeyecektir. Zira, TRT payında olduğu gibi bu bedellerde ancak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73. maddesindeki esas ve ilkeleri karşılayan bir kanun hükmüyle elektrik abonelerinden alınabilecektir.

Hâl böyle olunca; mahkemece, kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince bozulmasına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2014 / 10271
Karar: 2015 / 3185
Karar Tarihi: 02.03.2015

ÖZET:
 Mahkemece; kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilerek, Yargıtay denetimine açık ve bilimsel verilere uygun şekilde konusunda uzman elektrik bilirkişisinden alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekirken aksi gerekçelerle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.(4628 S. K. m. 1, 4, 13, Geç. m. 9) (6446 S. K. m. 1, 4, 5, 17, 27, Geç. m. 1) (Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği m. 4, 5, 10, 19, 31) (YHGK 21.05.2014 T. 2013/7-2454 E. 2014/679 K.)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki kayıp kaçak bedelinin iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı taraf, kayıp/kaçak bedeli, iletim bedeli, PSH bedeli ve PSH sayaç bedeli altında ödenmiş 36.283,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. 

Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.

Yerel mahkemece; davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık; davalı dağıtım şirketinin, abonelerinden kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedeli isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre de davalının davacıdan tahsil ettiği bu bedelleri davacı aboneye iade etmek zorunda olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için, davaya konu edilen bedellerin incelenmesinde ve yasal dayanaklarının açıklanmasında yarar vardır.

Kayıp-kaçak bedeli; elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin, kayıp/kaçak hedefi oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.

Kayıp-kaçak bedeli; 20.02.2001 tarihli 4628 Sayılı Kanunun 1/1., 4/1., 10.05.2006 tarihli 5496 Sayılı Kanunun 6.maddesi ile 4628 sayılı Kanuna eklenen geçici 9., 14.03.2013 tarihli 6446 Sayılı Kanunun 1/1., 5/4., 17/1., 4., 27. ve geçici 1.maddeleri uyarınca çıkarılan yönetmelikler ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak alınan EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde alınmaktadır.

Dağıtım bedeli; dağıtım sistem kullanım fiyatını kapsamakta olup, dağıtım hizmeti sunabilmek için dağıtım sistemine ilişkin yatırım harcamaları, işletme ve bakım giderleri dikkate alınarak hesaplanan bedeldir. Bu bedel, 4628 Sayılı Kanunun 13/1-b-4. bendi (6446 Sayılı Kanunun 17/6-ç bendi) uyarınca çıkarılan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 9., Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında çıkarılan Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tebliği çerçevesinde alınmaktadır.

Sayaç okuma bedeli; sayaç okuma maliyetlerini yansıtan bedeldir ve 4193 sayılı EPDK kurul kararının 8. maddesinin e bendine dayanarak alınmaktadır.

Perakende satış hizmeti bedeli; perakende satış hizmeti maliyetini (söz konusu faaliyete ilişkin düzenlemeye esas net yatırım harcamasının itfa tutarı, faturalama ve tahsilat giderleri, tanıtım ve pazarlama giderleri, müşteri hizmetlerine ilişkin giderler, perakende satış ve hizmete ilişkin diğer işletme giderleri, düzenleme giderleri payı, faaliyet giderleri payı, olağan ve olağan dışı giderler payından faaliyet ile ilgili diğer gelirler payı ve olağan dışı gelirler payının düşülmesi suretiyle bulunan esas net işletme gideri ve amortisman itfa süresi farkı vergi tutarını) yansıtan bedeldir ve 4628 Sayılı Kanunun 1/1., 13/1-b-5. bendi (6446 Sayılı Kanunun 17/6-d bendi) uyarınca çıkarılan, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 4/36. bendi, 5/e bendi ve 10. maddesine göre alınmaktadır.

İletim bedeli; elektrik enerjisinin tüketici sayaçlarına kadar ulaştırılmasında, üreticilerle dağıtım sistemi arasında yer alan iletim sisteminin kullanılmasından kaynaklanan maliyetlerin karşılanması için alınan bir bedeldir. 4628 Sayılı Kanunun 13/1-b-2. bendi (6446 Sayılı Kanunun 17/6-b bendi) uyarınca çıkarılan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 8. maddesi ile EPDK kurul kararları ve tebliğlerine göre alınmaktadır.

Yukarıda yasal dayanakları açıklanarak, detaylı olarak belirtildiği üzere kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin, Kanun tarafından verilen yetkiye dayanılarak EPDK tarafından çıkarılan kurul kararları ve tebliğleri ile belirlendiği anlaşılmaktadır.

Herşeyden önce; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, Vergi Ödevi Başlıklı 73. maddesine göre; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.

Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.

Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.

Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir."

Bundan başka; 4628 sayılı ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunlarının; "Amaç, Kapsam ve Tanımlar" başlıklı 1. maddelerinin 1. fıkralarında; "Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetim yapılmasının sağlanmasıdır" hükümleri yer almaktadır.

Bundan ayrı olarak; 22.09.2002 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 31. maddesine göre; "Müşterilerin yeterli, verimli, güvenli, sürekli ve ekonomik hizmet almalarını ve hizmet seçeneklerini öğrenmelerini teminen her türlü bilgilendirme faaliyeti, ilgili tüzel kişiler tarafından ilgili mevzuata uygun olarak yerine getirilir".

Aynı yönetmeliğin 33. maddesine göre ise; "Bu yönetmelik hükümleri uyarınca elektrik enerjisi hizmeti alan müşterilerin hakları ve zararlarının tazmini konusunda, Kanunun 11. maddesi ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri ile buna ilişkin diğer mevzuat hükümleri uygulanır".

08.05.2014 tarih ve 28994 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin "Tüketicilerin Bilgilendirilmesi ile Tüketici Hakları ve Zararların Tazmini" başlıklı 19. maddesinin 6. bendinde; "Bu Yönetmelik hükümleri uyarınca elektrik enerjisi hizmeti alan tüketicilerin hakları ve zararlarının tazmini konusunda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri ile ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır”. Hükmü yer almaktadır.

Açıklanan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; EPDK. ya (dağıtım şirketleri tarafından arzolunacak) elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği tartışmasızdır.

Ancak; ilgili mevzuatta amaçlanan husus 1 kw elektrik enerjisinin kullanıcılara ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kar payı olup, yoksa EPDK. na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme yetkisi ve görevi verilmediği açıktır.

Bu itibarla EPDK, kanunla verilen yetkiye dayanarak; 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede; “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”, “Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” ve “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği” ni yayımlamış, sonrasında ise yönetmeliklerin uygulanması için çıkardığı kurul kararları, tebliğ ve ikincil mevzuat uyarınca lisans sahibi şirketler elektriği kullananlardan davaya konu edilen bedelleri tahsil etmişlerdir.

Ancak, yukarıda açıklanan mevzuatın dayanağı olan 4628 ve 6446 sayılı
Kanunlarda, EPDK. na sınırsız bir tarife ve fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.

Elektrik dağıtım şirketlerinin; EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticari ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük ve külfet getirdiği izahtan varestedir. Oysaki; Türkiye Cumuriyeti Anayasasının 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı da ortadadır. Nitekim, elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payıda kanunla getirilmiş ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmektedir.

Elektrik Piyasası Kanununun verdiği yetki uyarınca çıkarılan EPDK kurul kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanununun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmemektedir.

Nitekim; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairemizce de benimsenen HGK'nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak (hırsızlanmak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaştığı da söylenemez.

Bundan ayrı olarak; elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan dağıtım şirketlerine aittir.

Öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi davalı dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Ne var ki, davaya konu bedeller ile ilgili olarak EPDK.'ca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulü de mümkün değildir.

Bu durumda, mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek; kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilerek, Yargıtay denetimine açık ve bilimsel verilere uygun şekilde konusunda uzman elektrik bilirkişisinden alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekirken aksi gerekçelerle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,02.03.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
T.C YARGITAY 
3.Hukuk Dairesi 
Esas: 2014 / 10637 
Karar: 2015 / 3076 
Karar Tarihi: 26.02.2015

ÖZET:
 Mahkemece; kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.(2709 S. K. m. 73) (YHGK 21.05.2014 T. 2013/7-2454 E. 2014/679 K.)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararına İtiraz davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı vekili dilekçesinde; davalı mesken elektrik abonesi tarafından, dönem faturalarına kayıp-kaçak ve diğer ( dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim ) bedelleri tahakkuk ettirildiği gerekçesiyle, Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulduğunu; Hakem Heyetince tüketicinin talebinin kabulü ile 698,19 TL 'nin tüketiciye iadesine karar verildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; sözü edilen Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedellerinin, elektrik satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığı, söz konusu bu bedellerin kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlendiği; bu bedellerin belirlenmesi için alınan kurul kararının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı; dağıtım şirketlerinin, kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacakları gerekçe gösterilerek; davanın kabulü ile hakem heyeti kararının iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık; davacı dağıtım şirketinin, abonelerinden kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedeli isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararının iptaline karar verilip verilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, kanunla verilen yetkiye dayanarak; 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede; “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”, “Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” ve “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği” ni yayımlamış, sonrasında ise yönetmeliklerin uygulanması için çıkardığı kurul kararları, tebliğ ve ikincil mevzuat uyarınca lisans sahibi şirketler elektriği kullananlardan davaya konu edilen bedelleri tahsil etmişlerdir. Ancak, yukarıda açıklanan mevzuatın dayanağı olan 4628 ve 6446 sayılı Kanunlarda, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir tarife ve fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.

Elektrik dağıtım şirketlerinin; EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticari ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük ve külfet getirdiği izahtan varestedir. Oysaki; Türkiye Cumuriyeti Anayasasının 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı da ortadadır. Nitekim, elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payıda kanunla getirilmiş ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmektedir.

Elektrik Piyasası Kanununun verdiği yetki uyarınca çıkarılan EPDK kurul kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmemektedir.

Nitekim; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairecede benimsenen HGK'nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak (hırsızlanmak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaştığı da söylenemez.

Bundan ayrı olarak; elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan dağıtım şirketlerine aittir.

Öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi davacı dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaflık bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Ne var ki, davaya konu bedeller ile ilgili olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulü de mümkün değildir.

Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek; kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince bozulmasına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

Danışmak istediğiniz bir hususun mevcudiyeti halinde uzman bir hukukçudan danışmanlık almanız yararlı olacaktır.
Av. Pınar Barış

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURU

SÜRESİ İÇERİSİNDE ÖDENEMEYEN SGK PRİM ALACAKLARI VE DİĞER ALACAKLARIN TAHSİLİ İLE GECİKME ZAMMI YÖNÜNDEN ZAMANAŞIMI UYGULAMASI