SÜRESİ İÇERİSİNDE ÖDENEMEYEN SGK PRİM ALACAKLARI VE DİĞER ALACAKLARIN TAHSİLİ İLE GECİKME ZAMMI YÖNÜNDEN ZAMANAŞIMI UYGULAMASI
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından, geçmiş yıllara dönük olarak sigorta primi ve buna bağlı gecikme zammına ilişkin gönderilen ödeme emri karşısında neler yapılması gerektiği ve mükellef tarafından özellikle dikkat edilmesi gereken zamanaşımı hususuna değinmekte yarar bulmaktayız.
Şöyle ki, mükellef kimselere, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından kimi zaman geçmiş yıllara ait prim borcu ve buna bağlı gecikme zammına ilişkin ödeme emirleri tebliğ edilmektedir. Takdir olunacağı üzere, geçmiş yıllara ilişkin prim borcu aslı çok düşük meblağlara sahip iken seneler sonra gönderilen ödeme emrinde, asıl borca eklenen gecikme zammı sebebiyle borç meblağının bazen asıl borcun 20 katına dek ulaştığı görülmektedir. İlgili prim borcunun, ait olduğu yılı takip eden dönemde mükellefe tebliği halinde ödenmesi çok daha basit ve olanaklı iken Kurum, böyle bir borcun varlığından mükellefini haberdar etmeyerek aradan geçen yıllar üzerine, toplam borca gecikme zammını da ilave ederek gönderilen ödeme emri ile tahsili yoluna gitmektedir. Bu talep, iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil etmektedir. Kaldı ki belirlenen gecikme zammının usulüne uygun olarak hesaplanıp hesaplanmadığı da belli değildir.
Prim ve gecikme zammı yönünden 6183 S. Yasa’nın “Tahsil Zamanaşımı” başlığını taşıyan 102.vd. maddeleri gereğince, zamanaşımı süresi 5 yıl olup zamanaşımı başlangıcı da alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılbaşı olarak belirlenmiştir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2011/673 E., 2011/1624 K. S. ve 15.02.2011 tarihli kararı ile yerleşik birçok Yargıtay İçtihatları doğrultusunda ve 6183 S. Kanun gereği, prim ve gecikme zammı yönünden ilgili Kanun’un ‘Tahsil Zamanaşımını’ taşıyan 102 ve ardından gelen maddelerinin uygulanacağı aşikardır.
İlgili Yargıtay Kararı’nda açıkça izah edildiği üzere, 506 S. Kanun’un 80. Md.de 3917 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 S. Kanunun yürürlüğe girdiği 8.12.1993 tarihinden önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden Kurum alacakları, Borçlar Kanunu’nun 125. Maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. İlgili 10 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi ise BK. Md. 128 gereği alacağın muaccel olduğu tarihtir.
8.12.1993 tarihi ve sonrasına ilişkin prim ve gecikme zammı yönünden ise 6183 Sayılı Kanun’un ‘Tahsil Zamanaşımı’ başlığını taşıyan102 ve ardından gelen maddeleri uygulanacaktır. İlgili Kanun maddeleri uyarınca ise 8.12.1993 tarihi ve sonrasına ilişkin prim ve gecikme zammı borcuna ilişkin zamanaşımı süresi 5 yıldır. İlgili zamanaşımının başlangıç tarihi de alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılbaşı olarak belirlenmiştir.
Konu hakkında yararlı olabilecek bazı Yargıtay Kararları'na değinmek faydalı olacaktır:
1) Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 19.01.2009 T., Esas:2007/13934, Karar: 2009/52:
"...Diğer taraftan, dava konusu somut olayda, Kurumun prim alacağı yönünden zamanaşımı süresinin ne olması gerektiği hususunun değerlendirilmesine gelince; 506 sayılı Kanunun 80.maddesinde 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş; 3917 sayılı Kanunla yapılan bu değişiklik aynı Kanunun 8.maddesi hükmüne göre, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiş; daha sonra, 24.06.2004 tarih, 5198 sayılı Yasayla aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasanın 102. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmadığı düzenlemesi getirilmiş ve düzenleme 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Yasanın yürürlüğü sonrasına ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun alacak hakkı, Borçlar Kanunu'nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek, zamanaşımının başlangıç tarihi ise, yine, Borçlar Kanunu'nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu'nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren, 3917 sayılı Kanunun getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu tarihler arasındaki döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yıl başıdır.
2000/195 takip sayılı dosya üzerinden düzenlenen 03.02.2000 tarih ve 8051 sayılı ödeme emrine konu primlerin; 3917 sayılı Kanunla getirilen düzenlemenin geçerli olduğu dönem içerisinde kalan 01.03.1999-30.11.1999 dönemine ilişkin olduğu ve ödeme emrinin 08.12.2006 tarihinde tebliğ edildiği hususu gözetildiğinde, davacının zamanaşımı define değer verilerek borcu ödemekle yükümlü olmadığından bahisle ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir..."
2) YARGITAY 10. Hukuk Dairesi Esas; 2012/22909, Karar; 2013/13728'...Somut olay incelendiğinde; davacının, ........ Konfeksiyonünvanlı iş yerini 2000yılı sonunda faaliyetine son verdiğini,Kurum tarafından 2012/022805 ile 2012/022806 takip nolu ödeme emirleri 29.396,04 TL tutarındaprim ve işsizlik prim borcu ile gecikme zammı tahakkuk ettirildiği, Kuruma borçlu olmadığı ve zamanaşımı def'i ileri sürülerek ödeme emrinin iptaline ve borçlu bulunmadığının tespitini istediği, mahkemece, davanın kabulü ile zamanaşımı nedeniyle, ödeme emrinin iptaline karar verildiği görülmüştür.
2012/022805 numaralı ödeme emrinin, .......... Konfeksiyon işyerine ait 2000 yılı 6-12ayları işsizlik prim borcu olup 4.104,89 TL tutarında olduğu, 2012/022806 numaralı ödeme emrinin, yine .... Konfeksiyon işyerine ait 2000 yılı 4-12 aylarına aitprim borcuna ilişkin olup 29.396,04-TL tutarında olduğu ancak ödeme emirlerinin davacıya usulüne uygun tebliğine ilişkin evrakların Kurum kayıtlarında yer almadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı hakkında kesinleşmiş bir takibin bulunmaması ve tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin mevcut olmaması karşısında, Mahkemece, uyuşmazlığının, menfi tespit davası olarak nitelendirilmesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar tesis edilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
./..
-2-
Esas No: 2012/22909
Karar No: 2013/13728
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanunun30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasınıı birinci bendinin silinmesine yerine "Menfi tespit davasının kabulü ile, 2012/22806 ve 2012/22805 sayılı takip dosyaları ile tahakkuk ettirilen prim borcu, işsizlik prim borcu ve gecikme zammından oluşan borcun zaman aşımına uğramış olması nedeniyle, davacının davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine; "cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Konu hakkında danışmak istediğiniz bir hususun mevcudiyeti halinde uzman bir hukukçudan danışmanlık almanız yararlı olacaktır.
Av. Pınar Barış
Yorumlar
Yorum Gönder